Günlük koşuşturmalarımız, meşgalelerimiz arasında unuttuğumuz nice önemli şeylerden biririside Allah'ın Habibi olan Hz. Muhammed'i anmakdir. Aslında ümmeti olarak her gün O'nu (sallallahu aleyhi ve sellem) anmak, dilimizi ve gönlümüzü Peygamberimiz'e selam ve salât göndererek renklendirmek, O'nunla irtibatımızı kurmak O'na karşı duyduğumuz vefanın bir gereği.
hem bir edep hem de İslâmî bir gelenek, O'nun adı anıldığında salât göndermek ise vacib, namazda salât okumak Peygamberimiz'in sünnetidir
'Salâvat' kelimesi 'salât'ın çoğulu olup, tebrik, dua, istiğfar, rahmet gibi anlamlar taşıyor. Resûlullah'a (aleyhissalatu vesselam) salât u selam getirmek ümmetinin sorumluluklarından biri.
Peygamberimiz'e salavât getirilmesi hakkında "Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber'e hep salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir içtenlikle selâm verin."
Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) de pek çok hadislerinde, dua ederken kendilerine salavât getirilmesini istemiş ve bunu duanın kabulü için bir vesile olarak zikretmişlerdir.
Ulema "Duanın başında ve sonunda getirilen salavât, iki makbul dua olması itibarıyla orada yapılacak duanın kabul olması için önemli bir sebeptir." demişlerdir.
Bizler Resûl-i Ekrem'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) salât ü selâm okumakla ahd ü peymânımızı yeniliyor ümmet olma isteği ile kendisine müracaat ediyoruz. Yani "Seni andık, seni düşündük; Hakk'ın senin kadrini yüceltmesi için dua ve dilekte bulunduk." diyor ve dehalet ediyor, arz-ı ihtiyaç ve arz-ı hâlde bulunuyoruz.
Salâvat-ı Şerif okurken kalp ve dilin irtibatına dikkat etmek gerekiyor. Nitekim dudaklarımızdan dökülen her salât ve her selama Efendimiz'in karşılık vereceği düşüncesiyle söylenmesi, kendimizi Ravza-i Tahire'nin, muvâcehenin önündeymiş gibi hissederek Hayalen o mübârek Merkâd'in önüne varınca, ümîd ve emel heyecanıyla çırpınıp duran yüzlerce âşık ruh arasında, bir-iki kadem ötede Seygili'yle buluşacakmış gibi bir his ve heyecanla dilimizin döndüğü kadarıyla Ona salât u selam okumali. salât u selamın kabul edileceği hususunda şüphe yoktur.
Cenâb-ı Hak, Şefaat-i Uzmâ sahibi Muhammed'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) şefaatine bizi mazhar eylesin.
Deniliyor ki, her peygamberin kendi ümmetine verdiği bir şey vardır. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki: "Ben, ümmetime vereceğimi, ahirete sakladım. O da şefaatimdir."
ZAKİRİN platformumuzda bir kısım sahabe, tabiin,İmam ve gavs hazretlerinin , birbirinden güzel salavât örneklerini okumustuk. Kulubudaria, Delâilü'l-hayrât ve Delâilü'n-nur eserlerine baktığımızda "Salât-ü Münciye"den "Mişşîşiye"ye, ondan "Tıbbu'l-kulûb" salât ü selâmına kadar en kapsamlı tazim ve dualarla Efendimiz'in anıldığını görürüz. Ve pek çok insan da bugüne dek salât ü selâmlarla alâkalı hem salât ü selâm derlemiş hem de salât ü selâmın faziletlerine dair pek çok eser ortaya koymuştur.
Bu programda, Kulubu Daria da yer alan haftalık-günlük salavatlardan P.tesi günü okunması tavsiye edilen Salavatları AR ve TR açıklamalarıyla , Efendimiz hakkında söylenen mükemmel beyanları, Naat-Kasideleri müzikal enstrümanlar ile beraber okuyacagiz
Weitere Episoden von „ZAKİRİN“
Verpasse keine Episode von “ZAKİRİN” und abonniere ihn in der kostenlosen GetPodcast App.